5 Şubat 2018 Pazartesi







KÜRESEL ISINMA VE SU SORUNU




Dünyadaki suyun, kimine göre yüzde 97’si, kimine göre ise yüzde 97,5’i tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye klan yüzde 2,5–3 gibi bir kısım ise, tatlı sudur.
Bu tatlı suyun yüzde 68,3’ü buzullar ve buz dağlarından oluşmaktadır. Yeraltı sularıysa yüzde 31,4 tür. Yani yeryüzündeki su, tatlı suların sadece 0,3 gibi küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bunun da yüzde 87’si göllerde, yüzde 11’i bataklıklardadır. Nehirlerdeki suyun miktarı ise sadece yüzde 2’dir. Uzaydan bakınca suküre gibi görünen dünyamızın içilebilir ve kullanılabilir su konusundaki durumu budur.
Bugün dünyamızda suyla ilgili olarak şöyle bir tablo daha görmekteyiz.
·           Dünyanın yüzde 20’si yeterli su hizmeti alamıyor.
·           Bir milyardan fazla insan içecek yeterli temiz su bulamıyor.
·           2,5 milyardan fazla insan su kaynaklı hastalıklara karşı korunamadığı için, her gün 10 bin ila 20 bin çocuk ölüyor. Aslında bu ölümler önlenebilir durumda.
·           Latin Amerika, Afrika ve Asya’da kolera salgınları yaygın durumdadır. Hindistan’da ise, insanlar arsenik karışmış su içiyorlar.
·           Sulamada kullanılan su, dünyada kullanılan tatlı suyun yüzde 73’üdür.
·            2010 yılında sulanan tarım alanının 290 milyon hektar, 2050 yılında ise 330 milyon hektar olacağı hesaplanmaktadır. Dünyada işlenebilir toplam arazi ise, 3,2 milyar hektar civarındadır. Şu an kişi başına düşen tarım arazisi 0,23 hektar iken, bu miktar 2050 yılında nüfus artışından ötürü 0,15 hektar düşecektir.Şimdi ülkemizde suyun durumuna kısaca bir göz atacak olursak, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır.
·           Ülkemizde kişi başına düşen yıllık su miktarı 1830 metre küptür. Bu miktarın, 20 yıl sonra, 980 metre küpe ineceği öngörülmektedir. Şu an dünya ortalamasıysa, 7600 metre küptür.
·           Yenilenebilir su potansiyelimiz 234 milyar m3 tür. Bunun 41 milyar m3 ü yeraltı suyu, 193 milyar m3’ü de yerüstü sularından oluşmaktadır. Ekonomik anlamda tüketilebilecek yer altı ve yerüstü suyumuzun miktarı ise, 110 milyar m3 olarak tahmin edilmektedir.
·           Suyun yüzde 72’si tarımda, yüzde 18’i konutlarda, yüzde 10’u ise sanayide kullanılmaktadır.
·           Tarımda uygulanan sulama sisteminin yüzde 88’i ilkel bir yöntem olan “salma” yöntemidir. Oysa damla yöntemiyle en az yüzde 70–80 arası tasarruf sağlanmaktadır.
·           Son 40 yılda, sulak alanlarımızın yarısını kurutmuş durumdayız. Bu kuruma ya da kurutma işi hâlâ devam etmektedir.
·           Nehirlerimiz, göllerimiz, su havzalarımız ve yeraltı sularımız hızla kirletilmektedir.
·           Topraklarımızın 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilir arazi ise, 8,5 milyon hektardır. Şu an, bunun da 4,9 milyon hektarlık kısmı sulamaya açılmış durumdadır.
·           Dünyada sulanabilir araziler tarım yapılan arazilerin yüzde 17’sini oluşturmasına karşın, bitkisel üretimin yüzde 40’ı bu alanlardan elde edilmektedir.
Yukarıdaki tabloya baktığımızda, asıl sorunun, “Ayşe teyze”nin banyo yapması ya da bulaşığını bol su ile durulaması olmadığı ve olamayacağı net olarak anlaşılacaktır. Asıl sorun, suyun kirletilmesidir. Öncelikle su havzalarının korunması gerekiyor. Bunun için su havzalarında eğer tarımsal faaliyetler yapılacaksa, bu uygulamaların kirletici olmamasına, özellikle bu havzalarda hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine dikkat etmek gerekmektedir. Ancak bu şekilde yeraltı ve yerüstü sularımızın kirletilmesinin önüne geçilmesi mümkün olacaktır. Tarımda kullanılan suyun daha etkin kullanımı için; sulama yöntemlerinin damla yöntemine dönüştürülmesi gerekmektedir. Şehir sularının şebeke kayıp ve kaçaklarının yüzde 40’lardan, olması gereken en az düzeye indirilmesi gerekmektedir. İşte bütün bunlar yapıldıktan sonra, sıra, dişlerimizi fırçalarken ne kadar su tüketeceğimize, ya da daha az su kullanmamızı sağlayan tuvaletler kullanmamız konusuna da gelecektir.
Diğer yandan, su bedelleri oldukça yüksek olduğu için, dar gelirli insanlar zaten tasarruf yapmaktadırlar. Nerede görülmüş halkımızın küvetleri sıcak suyla doldurup köpüklü banyo yaptığı? İnsanlarımızın çoğu bu tür sahneleri ancak filmlerde görmektedirler. Yani kimse merak etmesin, halkımız çok iyi tasarruf etmektedir. Aynı şekilde, elektriği, yakıtı ve telefonu da idareli kullanmaktadır halkımız. Zaten öyle olmasa, su, elektrik, telefon faturaları ödenemeyeceği için ilgili şirketlerce kesilir ve yüzde yüz ‘tasarruf’ sağlanmış olur.